Dünya nüfusun hızlı artışıyla birlikte, gıda için artan bir talep var. Omega üretimi özelinde küresel ısı değişiklikleri, çevre kirliliği, yanlış avlanma politikaları, gıda kaynaklarının miktarını, çeşitliliğini ve kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Vücudun sentezleyemediği ve memeliler için gerekli olan uzun zincirli n-3 çoklu doymamış yağ asitleri (n-3 LCPUFA'lar) gibi bileşikler olduğu için diyet, hastalıkların önlenmesinde ve sağlığın geliştirilmesinde önemli bir rol oynar. Bu grupta eikosapentaenoik asit (C20:5n-3, EPA) ve dokosaheksaenoik asit (C22:6n-3, DHA) yer almaktadır. Bu yağ asitlerinin sağlık açısından önemini yansıtan birçok çalışma bulunmaktadır. Anti-inflamatuar özellikleri; kalp-damar ve göz sağlığı, şeker hastalığı, kanser, bağışıklık sisteminin iyileşmesi ve sinir sisteminin gelişimi üzerinde olumlu etkileri; Alzheimer hastalığı riskinde azalma ve sindirim sistemine olumlu etkileri, bilinen özellikleri arasındadır. Plazma triasilgliserolü (TAG) düşürme üzerine etkileri göz ardı edilmemelidir. Balık yağları, bu sağlıklı bileşiklerin önemli bir kaynağıdır.
Omega-3 olarak bilinen bu yağ asitlerinin miktarı ve kalitesi, balık türü, boyutu ve yaşı gibi birçok faktöre bağlıdır; cinsiyet, diyet; habitat sıcaklığı, mevsim ve bunların yanında ekstraksiyon yöntemleri ve koşulları kullanılan ürünün kalitesini etkileyen önemli faktörlerdir. Genel olarak, soğuk sularda yetiştirilen türlerden elde edilen balık yağları, hedeflenen yağ asitlerinden daha zengin içeriğine sahiptir. Bu bakımdan ton balığı, somon, sardalya ve uskumru gibi yağlı balıklar bu yağ asitlerinin önemli kaynaklarıdır.
İnsanın genel metabolik işleyişi, büyümesi, üremesi ve günlük aktivitesini sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi için yeterli miktarda Omega’yı diyetle alması gerekmektedir.
Bütün bunların yanında biyoyararlanım konusu da ihmal edilmemelidir. Biyoyararlanım büyük ölçüde aynı anda yağ ve/veya yeterli miktarda gıda alımına bağlıdır, kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir.
Kardiyovasküler Sistem Üzerine Etkileri
Balık yağı, içerdiği yüksek oranda omega-3 yağ asitleri ile kalp damar sağlığı üzerinde olumlu etkileri görülmektedir. Omega-3, TG azaltma, anti-inflamatuar ve anti-aritmik etkileriyle vazodilatasyon, kan basıncı düşürücü etkisi, arteriyel ve endotel fonksiyonu koruyucu etkisi, uygun otonomik ton ve azalmış trombosit agregasyonu yoluyla CV faydaları sağlar. Özellikle TG seviyeleri, KKH için bağımsız bir risk faktörüdür. Omega-3 veya balık yağı diyeti takviyenin doza bağlı bir şekilde TG düzeylerini düşürdüğü kanıtlanmıştır.
Göz Sağlığı Üzerine Etkileri
Toplumun genelinde gözlenen göz kuruluğu, alerjik konjunktivit ve kontakt lens intoleransı gibi birçok göz rahatsızlığı kronik İnflamasyonla ilişkilendirilmiştir. Omega-3 yağ asitleri, İnflamasyonu ve lakrimal bezlerin apoptozunu azaltarak gözyaşı üretimini artırmaktadır. Yapılan klinik çalışmalar ve fare deneyleri ile omega-3 yağ asitlerinin kuru göz sendromu insidansını azalttığı ve DHA’ ya ek olarak ALA’ nın da oküler yüzey için iyi bir anti-inflamatuar olduğu gösterilmiştir. Tip 2 diyabette gelişen oküler yüzey değişimlerini azalttığı da tip 2 diyabetli hastalar üzerinde yapılan çalışmayla saptanmıştır.
Obezite Üzerine Etkileri
Omega-3 yağ asitleri şekerlerden yağ yapan yağ asidi sentaz enzimini inhibe ederek yağ depolanmasını azaltır. DHA, yağ depolanmasını azaltıcı etkisi ALA’dan daha fazladır. DHA insülin direncini azaltarak da zayıflamayı sağlar.
Mikrobiyata Üzerine Etkileri
Omega-3 yağ asidinin insan bağırsağı mikrobiyotasını iyileştirmesi sonucunda Kardiyovasküler hastalıklar üzerinde olumlu etkileri görülmektedir.
İmmün sistemin üzerine etkileri
Omega-3 yağ asitlerinin en bilinen özelliği, inflamasyonu azaltarak inflamasyonla ilişkili bozukluklar üzerinde yararlı etkilerin görülmesidir. Omega 3 yağ asitleri, makrofajlar üzerinden sitokinlerin ve kemokinlerin üretilmesinde rol oynayarak bağışıklık sistemine katkıda bulunmaktadır.